GFZ’den araştırmacılar, depremlerin yaydığı ışık hızındaki bazı sinyalleri analiz eden bir algoritma geliştirdiler. Bu algoritma, şu anda yalnızca çok büyük depremleri tahmin edebiliyor.
İnsanlar, uzun süredir şimşek ile gök gürültüsü arasındaki kısacık süreyi tahmin etmekte büyük oranda başarı sağlıyorlar: üç saniye. Bunla beraber bu iki sinyal arasındaki süre ne kadar uzun olursa şimşeği gören kişi o konumdan o kadar uzak oluyor.
Peki depremlerin de aslında aynı sinyalleri gönderdiğini biliyor muydunuz? Depremler de ışık hızında yayılan sinyaller üretmekte ve bu sinyaller, saatte yalnızca 8 kilometre ile yayılan sismik dalgalardan çok daha önce kaydedilebilir fakat depremlerin bu sinyallerinde dikkat çekici bir nokta bulunuyor.
Depremlerin ışık hızında yaydıkları bu sinyaller, dünyamızın iç kütlesinde meydana gelen bir kaymadan kaynaklanan ani bir yer çekimi değişikliğinden oluşuyor. Günümüzde ancak keşfedilen bu PEGS sinyalleri, sismik ölçüm yapan aletler tarafından tespit edildi.
Sinyaller yardımıyla bir deprem, gerçekleşmeden önce tespit edilebiliyor fakat bu olayın yer çekimsel etkisi oldukça zayıf. Bu etki, gezegenimizin yer çekiminin neredeyse milyarda biri kadar ölçülüyor. Dolayısıyla PEGS sinyalleri, yalnızca en şiddetli depremler için ölçülebilir durumda.
İlerleyen zamanlarda oluşabilecek depremleri tahmin etme ihtimalimiz bu sinyaller sayesinde mümkün ancak bu noktaya varmak için fazlasıyla yol kat edilmesi gerekiyor. Şuan ki ölçüm aletleri bu sinyalleri tespit edebilecek kadar üst seviye değiller dolayısıyla öncesinde birçok teknolojinin de geliştirilmesi gerekiyor.
Post Views: 830